Sunday, December 14, 2008

Düello mu Düğün mü?

Valost ve Kira'yla beraber kampta dolaşırken Caleb'i gördük. Caleb bizi görünce –daha doğrusu gözleriyle Kira'yı süzdükten sonra – kafasını çevirerek yanındaki kıza döndü. Yanındaki kız Rhennee'lere benzemiyordu ve bir insan için oldukça güzeldi. Biz yanlarına gittiğimizde ise Caleb soğukça selam verdi. Neler olup bittiğini anlamaz bir şekilde Kira'ya döndüm. O bana "Latron, seninle bi ara konuşmamız lazım" der demez Caleb "Evet Latron Kira'nın seninle konuşması gerekiyor, ah pardon Ubormetenga'nın seninle konuşması gerekiyor" dedi. Ubormetenga ismini bir yerde duymuştum ama…

Kısa gerginlik anının sonunda Kira Valost'u tanıştırdı. Caleb'de yanındaki kızı. Kızın ismi Keyra imiş. Söylediğine göre bir hırsızın peşindeymiş. Bir çeşit kelle avcısı sanıyorum. Bu kadar güzel bir kızın para kazanmak için böyle bir yolu seçmiş olması ilginç gerçekten. Aradığı adamın kaçmasına Rhennee'lerin yardım ettiği söylentileri üzerine buraya gelmiş ve Caleb'le karşılaşmışlar. Keyra'nın da Caleb'le eski arkadaşız demesi üzerine "Noluyor yahu" diye içimden geçirmedim değil. Bu kadar tesadüf çocuk masallarında olur dersiniz.

Tanışma faslı bittiğinde Kira benim yanıma gelerek anlatması gereken birşeyler olduğunu söyledi. Ayaküstü yaptığımız sohbette kendisinin gerçek adının Ubormetenga olduğunu, Kira'nın daha önce öldürdüğü bir büyücü olduğunu, bu ismide Valost'la birlikte yaşadıkları eski bir macera sonucu arandıkları için izini kaybettirmek üzere kullandığını söyledi. Rhennee'lerin kampına gelen muhafızların Ubormetenga adında bir suçluyu aradıklarında Kira'nın neden ortadan kaybolduğunu anlamış oldum böylece. Caleb'de kendisine yalan söylenmiş olmasından dolayı huysuzluk çıkartmıştı besbelli. Açıkçası benim pek umurumda olmadı. Kira bugüne kadar benim için ilginç ve biraz deli bir dosttan başka bir şey olmadı. Hem zaten tiksinmişim Greyhawk'ın kanunlarından, muhafızlarından. Hangimiz sütten çıkmış ak kaşığız ki?

İşte ben hem olanları tartmaya çalışıp hem Kira'yla konuşurken(Ubormetenga demeye alışmam lazım) bir anda Rhennee'lerden birisi hızlı adımlarla Caleb'e yaklaşıp saldırdı. Rhennee genç "Marista'yı kirlettin, öldürücem seni, kirlettin onu" diyerek bağırmaya başladı. Hepimiz ne olduğunu anlamaya çalışırken Valost kollarını kaldırdı ve neşeli bir şekilde "Düelloooo" diyerek bağırdı. Ortalık bir anda cümbüş yerine döndü. Caleb'le rakibinin etrafında hemen bir halka oluşturulmuştu ve Rhennee'lerde Valost'a ayak uydurup düello düello diye bağırmaya başlamışlardı. Ama tabi aramızda kimse Caleb'in ayı gücünü hesaba katmamıştı. Çünkü biz düello beklerken ortaya çıkan görüntü şöyleydi, Caleb üzerine saldıran Rhennee'yi el bileklerinden yakalamış, kollarını kullanamaz hale getirmiş, etrafta ne olduğunu açıklayacak birilerini arıyordu. Rhennee adam ne kadar çabalarsa çabalasın kendisini Caleb'den kurtaramamış ve Marista'yı kirlettin diye ağlamaklı hale gelmişti. Tam şimdi ne olacağını düşünürken arkalardan gene o tanıdık sesin haykırışını duyduk; Valost bu seferde "Düğüüüüüüün" diye bağırıyordu. Ben Caleb'in içinde bulunduğu durumda biraz zaman kazanmak için yanımda taşıdığım mandolinimi çıkartarak hemen keyifli bir şarkıya başladım. Az önce Caleb'in bizi tanıştırdığı Keyla'da artık durumu kurtarmaya çalışmak için mi yoksa sadece oynamak istediği için mi bilemiyorum ama hemen dansetmeye başladı. Müziğin sesini duyan Rhennee'lerde kendilerini yavaş yavaş kaptırmışlardı. Bu arada Ubormetenga içki şişelerinin yerlerini keşfetmiş Valost'a göstermiş Valost'ta bulabildiği bütün içki kasalarını taşımıştı. Elden ele geçen içki şişeleriyle artık ortam birileriyle konuşabileceğimiz hale gelmişti.

Kampın reisi Tarvask'ın yanına gidip neler olup bittiğini sorduk. Bize kendisinin yapabileceği bir şey olmadığını, Marista'nın yengesinin Caleb'le Marista arasında geçenleri öğrendiğini ve işi namus meselesi haline getirdiğinden bahsetti. Ve işin en delice kısmı Rhennee geleneklerine göre Marista'nın yengesine 400 altın başlık parası vermemiz gerekiyormuş. Hepimizi silkelesek o kadar para çıkmayacağını bildiğimizden Tarvask'tan parayı bulmak için süre istedik. Tabi işin başında bu süreyi aldıktan sonra bir daha geri dönmeyi kimsenin düşündüğünü zannetmiyorum ama Rhennee'lerin bilgesi Sofia Caleb'e bir lanet okuduğunu ve 10 gün içerisinde geri dönmezsek bunun sorumlusunun kendisi olmadığını belirtir belirtmez işin ciddiyetini iyice anladık. Artık bu işi halletmek için 10 gün süremiz var. Ama elbette Valost'la birlikte uygulamaya koymak için ilk adımlarını attığımız planımızı gerçekleştirebilirsek işin içinden Caleb'i muhteşem bir şekilde çıkartmayı başarıcaz. Bu planın ne olduğu ise şimdilik sürpriz olarak kalsın. Olmazsada Marista'dan güzel gelin mi bulucaz, alırız gider.

Bütün bu telaş bittiğinde bizim köye gidip orda kalmaya karar verdik. Köy yolundan sallana sallana gelirken bu sabah yeni doğan çocuğu için ziyaretine gittiğimiz Kesterem'in yıllardır yanında çalışan Balart'ı gördük. Oda bizi aradığını söyleyerek yanımıza geldi. Kesterem yarın mutlaka beni görmeliymiş ve çok önemliymiş. Sanıyorum bişeyler daha söyledi ama kampta içtiğim içkiler yüzünden tam olarak hatırlamadığım yerler var. Neyse bu gün ne zamandır özlediğim hareketliliği yaşadığım için mutluyum. Üç kişilik küçük grubumuz bu gece beş kişi olarak uyuyorlar. Benimle birlikteyken güvendeler.

No comments: