Sunday, November 23, 2008

Araştırma


25 Planting 591 - Devam



Kararlaştırdığımız gibi gidip Marran'ın cesedini Şerif'in ofisinden alıp bizim zavallı katırımız Jemeal'e yükleyip Rhennee'lerin kampına geldik. Cesedi Sofia'ya götürdük. Ben Sofia'nın çadırına girmeden dışardaki çapulcu kılıklılardan bir tanesinin Jemeal'e iç geçiren göz süzmeleriyle baktığını gördüm ama birşey diyemeden Caleb kocaman diziyle beni çadırdan içeri itti. İçerde Sofia Marran'ı görünce bi fenalaştı bi ayıldı bayıldı sonrada tıslayan sesiyle bizim köye bi çeşit lanet okuduğunu, bu işi çözdüğümüz zaman laneti kaldıracağını söyledi. Bizim belediye başkanının ağzının tadının ne diye zıkkıma döndüğünüde anlamış olduk. En azından ben anladım. Diğerleri için konuşmayayım.

Sofia'nın yanından çıktığımızda ise korktuğumuz başımıza geldi. Bizim Jemeal'in yerinde yeller esiyordu. Ben içten içe o katırın bi daha bize dönmeyeceğini anlamıştım ama genede elimizden geldiğince bağırıp çağırıp geri almaya çalıştık. Tabiki çabalarımız sonuç vermedi. İçeri girerken gördüğümüz kılıksız herifi ise taa uzakta kuşağını toparlarken gördüm gibi geldi. Çok yazık oldu Jemeal'e.

Köye geri dönünce bizim köyün otlaklarında Harlinn'in hayvanlarını otlattığı yerlerde araştıma yaptık. Bir kaç ipucu bulduk sayılır ama hala parçaların hepsini biraraya getirip mantıklı bir sonuç bulmaktan oldukça uzağız. Anlayabildiğimiz kadar burda bazı eski ağaç kovuklarını depo olarak kullanmışlar. Yapabildiğimiz en yakın tahmin işin içinde bir kaçakçılık hikayesi olabileceği. Ama kim ne getirip saklamış, nereye götürmüş bilmiyorum. Ve bizim zavallı Harlinn'de hayvanlarını otlatırken burda bişeylere şahit olmuş olabilir. Ve görmemesi gereken birşeyler gördüyse de...

Yarın Harlinn'in Tomlinn abisi Furyondy'den buraya geliyor. Onunla konuşmaya karar verdik. Bu iki kardeşin ailesinin yıllar önce bir takım ayin mayin işleriyle uğraştıklarını anlatır dururlardı. Ne olup bittiğini kimsenin doğru dürüst bildiğini ise zannetmiyorum. Abisine ailesinin başına ne geldiğini sorarak öğrenmek en doğrusu olacak. Küçük bi ihtimal ama belki o günlerden kalan bir hesaplaşma olabilir.

Şu anda hala o otlaklardayız. Ben nöbetteyim, Kira ve Caleb uyuyorlar. bir pipo yaktım ve uzaktaki ırmağın üzerindeki yakamozları seyrediyorum.

Bir gece gerçekler ve düşler
Bir gece perilerle çevrili bir bahçe
Unutmak için geçireceğimiz saatler
Bir daha hiç dönmeyecekler.

No comments: